19 Ekim 2011

Ben de İsterim!




Bu yazımda, bugünün flash haberi olan '26 şehitten' bahsedeceğim.
Ama hayır, kesinlikle ağlanmak, birilerine lanet yağdırmak yok. Eğer bu sizin şah damarınıza giriyorsa baştan okumayın bu yazımı, çok ciddiyim.

Bi kere şahsi fikrimi söylemek gerekirse eğer, kesinlikle 'askerlik' diye bir mevzunun olmasından yana değilim. Yani askerlik, gerekli bir şey değildir. Tamamiyle, devletin kendi yapamadığı işleri yapıcak insanları ' zoraki ' olarak bünyesi altına almasıdır, askerlik.
Bu devleti benim oğlum korayacaksa eğer, başımızda niye bi başbakan ya da devlet adamı bulundurma gibi bi girişime giriyoruz?
Onların görevi nedir? Devleti bi düzene sokmak değil mi? Asıl onların amacı devleti korumak!
Fakat bizim oğullarımız, arkadaşlarımız gidip onların pis işlerinden dolayı ölüyolarsa ben bununla gurur duyamam.

Askerlik diyerek, eskiden beri beyinlerimizi bi yıkama sistemleri var. VATASEVERLİK, MİLLİYETÇİLİK. Bunlar tamam olsun, vatanını sev, milletini koru. Kimse bir şey demiyor ama bunların 'savaş' ile ilgili olması garip değil mi? Ayrıca bu iki terim, insanlara empoze edilerek FAŞİZM ortaya çıkıyor. Çünkü kendi ırkını ve halkını diyeyim, çok seven bir insan diğer halkları ki özellikle 'ona öğretilen' kötü halkları öldürmek, onlara işkence etmek için eğitiliyor.
Bu eğitim tabi ki de, öyle gözle görülen bir şey değil... Bu sıralar illüminati içerisinde geçen şu kelime var ya ' subliminal ' bununla öğretilen bir şey.

Bir diğer ad ile bakıcak olursak, biz buna GÖZ BOYAMA diyoruz. Eğer ölürsen, halkın refah içinde olucak gibi şeylerle insanları gaza getiriyorlar ve kendi pis, gereksiz işleri için, hiçbir suçu olmayan kişilerin ölümüne sebep oluyorlar.

Bu zamana kadar kaç tane asker öldü fakat hala bir şeyler olmuş değil. Hala bir uzlaşma yok.
Uzlaşma derken tabi şunu diyeyim, buna benzer cümleyi hepiniz de kuruyorsunuz. Ama benim fikrime göre, uzlaşma diye bir şey kesinlikle olmayacak. Çünkü PKK denilen örgüt, tamamiyle devletin az önce dediğim iki terimi halka empoze etmek amaçlı kurduğu bir örgüt. Bu sayede kendi reklamını çok rahat yaptığından dolayı ( başta kim varsa) kesinlikle bu örgüt yıkılmıyor.

Hatta şöyle fikirlerim var:
- Bana göre buradakiler, paralı katil olabilirler. Ama en belirleyici düşüncem şu'dur ki; buradaki insanlar kesinlikle din ile kandırılıyorlar. Mehdi mi deniliyor ne bok deniliyorsa, onları bu örgüt içerisine almak isteyen kişiler, bunlara bazı gerekçeler sunmanın dışında bir çok şey de vaat ediyor. Mesela, adam aranan bi suçluysa, onun hapse atılmayacağını söylemek gibi vs .. yani verdiğim bu  örnek tabi ki çok basit ama demek istediğimi eminim anlıyorsunuzdur.

Peki, diyeceksiniz ki, bu adamlar elbet ölebilirler, bunu niye kabul etsinler?
Çok can alıcı bir soru ama dünya üzerinden, büyük insan adı altında tabir edilip, kitapları , filmleri çıkan o kadar çok kişi var ki... Yani çok kolay kandırılıyor olabilirler. Yine uçuk bir örnek olucak gibi ama mesela; Hasan Sabbah.

Yani bunlar olabilir. Nasıl ki, size göre , gerçekten Kürtler, çok kızıp dağa çıkıp Türkleri öldürme girişimine girebiliyorsa (ki bence bu gerçekten çok basit bir düşünce) dediklerim de olabilir.
Eğer ki bu son dediğimi düşünen kişiler varsa - ki var, bana göre onlar kesinlikle siyasal içerikli ne bir film izlemiş ne bir kitap okumuştur. Hatta ve hatta, makale bile okumamış ve siyaset, devlet, vatan vs gibi terimleri ortaokul sosyal bilgiler dersinde ne öğrendiyse onunla sınırlıdır.

Bu tıpkı şuna benzer, yani bu kişiler şuna benzer diyeyim: her duyduğu duygusal melodiye sahip bir müziğin AŞK anlattığını sanmak gibi.

Yani biraz gözünüzü açıp işlere derin yollardan bakmanızı tavsiye ederim.
Tabi ki de ben, çok fazla siyasetle alakalı şeyler okumuş veya derin araştırmalar yapmış birisi değilim. Bunlar benim , gördüklerimden ve az birazda olsa bildiklerimden yola çıkarak ortaya sunduğum görüşlerim ve düşüncelerimdir.

Bana göre her şeyin birbiriyle bi alakası var. Önceki dini yazılarımda da demiştim bunu. Siyaset ve din.. Bu ikisi de kesinlikle iç içe olan bir şey.

Hiçbir şeyin toz pembe olmadığını biliyorsanız eğer, internet ortamında halkınızı, vatanınızı kurtarmaya çalışcağınıza bir şeyler yapın. Avrupayı örnek almayalım diye yaptığınız yobazlığı bırakıp avrupanın iyi taraflarını görebilseniz belki de bu ülkede bu kadar sorun olmayacak. 'O iyi taraf neymiş peki?' diyenler için şunu söyleyebilirim ki, en can alıcı örnek benim için bu: polis, bir bireyi öldürdüğü için Yunanistan da olan ayaklanmayı ve kaos ortamını biliyorsunuz dimi? Avrupada diğer ülkerde de buna benzer bir çok olay var. Bunları da elbet duyuyorsunuz.

DİNİ YORUM: BİRAZ İBRET ALIN İBNELER.

Bu kadar yermenin sonunda aslında benim de amacım sizleri gaza getirmek. Çünkü gerçekten, Facebook durumlarınıza yazdıklarınız, profil fotoğraflarınızdaki türk bayrakları ya da siyah kurdeleler, açtığınız sayfalar... bunların hiçbirisi onları geri getirmediği gibi, hiçbir şeyi de düzeltmiyor.

Saygılar.