29 Nisan 2011

Hayatınızı Yaşamaktan Çekinmeyin!



Ben hayatı çok değersiz buluyorum. Arabesk biraz ama gerçekten sistem yüzünden yaşamın değerli olduğunu sanıyoruz. Oysa ki değil.

Bir de değer verilen bir şey içerisine niye onlarca tabu,kural vs koyarız anlamıyorum. Algılarımızı kapatıyoruz. Bu bana garip geliyo. Birazdan ölebilirim demeyi ağzımızda sakız haline getirmişiz, oysa ki benimsemeliyiz. Tabi, birazdan ölürüm lan diyip hiçbir şey yapmayın da demem, ama çokta gerizekalı gibi yaşamayın amınakoyim.

Çelişkili yaşayan insanları da anlayamam ben. Bugün çocukluğunu özleyen eleman diğer gün bana, yazdıklarımdan dolayı  'büyü artık hürreem' diyor. Bir kaç arkadaşım feysbukta paylaştıklarımdan sıkıntı içerisinde olduklarını ve bana acıdıklarını söylüyorlar. Sonra bunlar bana internet ortamını benim çok fazla kaale aldığımı ve önemsediğimden bahsediyolar.

Lan göt! İnterneti önemsemiş olsam, sizin tabirinizle ' daha edepli ' olmam mı? Hem niye, bir çok kişinin okuma ve ayıplama/yuhalama riski var diye, karakterimi gizleyip hanımefendi roluna bürüneyim ki?

Eğlencenize bakın anacığım, bunlar kafaya takılacak şeyler değil. Her koyun kendi bacağından asılır. Bunu bir tek ben mi kabullendim anlamıyorum. Kişilerin kendi karakterini oluşturma durumu ve hakkı vardır.

İnsanlar gariptir ki her seferinde bilgili olma taklidi içerisinde yanarlar. Sürekli bilgi depolamak istemezler beyinlerine. Öyle bir şey yapmak yerine eğlenceyi tercih ederler ama düşünme açkaları açılmadığından da bir konu üzerinde afallarlar. Bunu kapatmak için de genelde bilgili taklidi yaparlar. Bunu da genelde karşıdakinin lafına kendi düşüncesini söylerek yapmaz da, o kişiye karşı bir cephe alır ve laf sokma yarışına girer.

Hayatımızı yaşamayı iyi çözmeliyiz.. Her şeyin bir bedeli var fakat bizler bu riski göze almak istemediğimizden, çalışıyoruz, okuyoruz.. İlgi alanlarımızı yapamaz hale geliyoruz, bu sıkıntı ve monotonluk içerisinde yaşıyoruz. Bütün bir zaman boyunca aslında ölmemek için yaşadığımızın farkında olamıyoruz.
Durum bundan daha farklı değildir. Ölmemek için yaşıyoruz. Peki sadece 1 gün izinle ne kadar yaşayabilirsiniz?
Yaşantınız bir bitkiden farklı değildir.

Şimdi şöyle; ben ' o kadar enerji doluyum ki hunharca birileriyle sikişmek istiyorum ' yazarsam eğer terbiyesiz oluyorum ve herkes beni eleştiriyo. Fakat şöyle ' o kadar enerji doluyum ki hunharca eğlenesim var ' diye yazsam herkes beğenir falan ama bir tane yırtık dondan sik çıkar gibi birisi gelir bunu fesatlığa vurabilir. Mesela ' hmm nasıl bi eğlence bakalım hihihi ' gibi bir yorum yazarak. Bu sefer de bu 'espiriye' giriyor. Oysa iki farklı durumda aynı şeyi kastediyor.
Ben sadece gereksiz cümlelerin oluşmasını engellemekten ilkini yazıyorum o kadar. ( tabi bu zamana kadar böyle bir şey yazmadım, sadece bir örnektir bu )


Sürekli kendimizi birilerine açıklamak yerine, kendimize açıklamamız daha mantıklı değil midir? Yaptıklarımızdan başkaları sorumlu değil ise, eleştrileri de sikimizde olmamalı.. Bu durumu yedirmelisiniz o beyninize çünkü sizin için yanlış olmayan bir şey yanlış değildir. Toplum psikolojisine ayak uydurup, koyun duygularında kaybolacaksanız işiniz elbette ki zor değil, başarılar dilerdim ama başarmanız bile zor değil onu.
Kendinizi rahat bırakın, gidin geliştirin. Hobi ve ilgi alanlarınız neyse onlara mutlaka zaman ayırın. Kısıtlı olsa bile. Yarın erken kalkıcak olsanız bile, kendinizi geliştirmek istediğiniz her konuyu araştırın ve geliştirin. Yarın geç kalsanız ne olucak...

Bilinen bir şey ki, evinde interneti olan herkes, arama motorlarında en çok cinselliği  arıyor. Gerek porno, gerek cinsel yönden bilgi olsun. Bu zaten ayıplanak ya da yuhalanacak bir durum değildir. Tabi ki öğrenilmesi gereken bir şeyi nasıl ve neyle yaptığınız önemli değil fakat bunu saklamanız ciddi ölçüde önemli.
Cinsel yönümüzü bu ülkede kapattıkça ve rahatlığımıza ' başkaları bu gözle bakar ' lafını katarak bakamayacaksak, yaşamayalım o zaman.


Dini terimlerin gözlerinizde oluşturduğu körlüğün tek ilacı beyninizi geliştirmenizden geçer. Saygılar.


- Yazıyı yazarken tam 6 kere konsantrasyonum bozuldu.. Tamam edebi bir şey yazmıyorum amınakoyim ama bir şeye odaklanmışken bozulursa devamı da al böyle göt gibi oluyo amınakoyim, neyse sizinde çok sikinizdeydi -

22 Nisan 2011

Bak Şimdi Ne Anlatcam

Sıkıyosa buna mundar desin amk bu kedi.

Bundan yıllar yıllar öncesi, arkadaşlarla plan yaptık gece dışarı çıkıcaz. Benim annemde biraz diktatörlük vardır ama şansıma işte 'arkadaşımda kalabilir miyim' dedim, tamam dedi hemen. Neyse, irdelemedim ama bi bit yeniği var lan bunda da demedim değil.
Ben evden ' x arkadaşıma ' diye çıkarken, o x arkadaşımda evden ' ben hürremlerde kalcaaam ' diye çıkmış.. Bütün gece zaten ' napcaz amınakoyim ' diye düşünmekten adam gibi içmedim ama yine de iyi eğlenmiştim.
Biz en az bi 6 kişi falandık.. Bu x kişisi sarhoş oldu bayağı bildiğin (kendisi bayandır).
Kaldırımın üzerinde bunu ayıltmaya çalışıyoruz da işin komiği herkes zaten iyi bi çakır keyif. Neyse...
Bi ara arkadaşım şey dedi ;

+ Hürreeeem abii ben gayiim yaaa!! ühühühü.
- Oha lan ne alaka!
+ Bir şey diceem, ben erkeklerden hoşlanıyom :((

Tabi gülmedik o sırada.. YEMİNLEN GÜLMEDİK.
O gece diğer arkadaşımızın boş evleri vardı orada kaldık. X arkadaşım bütün gece şarkı söyledi, yeri geldi gitti kustu ... Şimdi hatırlamaz.

***

Daha ben 6-7 yaşlarımda iken,  o zamanki mahallemizde bi çocuğun kafasını yarmıştım. Çocukken çok yaramazdım he yaaa... Neyse taş attım kanamaya başladı işte öyle gibi bir şey.
Bir de ben bunla aynı sınıfa düştüm okulda. IIYHHHŞŞŞŞ..... Nasıl da sinir ederdi de beni örtmenler beni dersten atardı. Teeee o zamanlarda alıştım ben bi yerlerden atılmaya, istenmemeye ( vay amınakoyim araya duygusallıkta kattım yaa...) ..
Sonra bi gün yine bu benim ayağıma takıldı salak... Neyse o zaman dizini sıraya çarptı amınakoyim. Ama cidden başını çarpsaydı daha iyi bi anı olurdu dimi.

***

Küçükken arkadaşlarla ağaçta sallanıyorduk. Kaç yaşındaydım hatırlamıyorum anyway. İşte ben bu ağaçtan düştüm... Kolumuuu kırmadım amk çatladı.

***

Hayır bi kere ben içkiyi çok sevmiyorum ama anneme attığım tüm yalanlarda da arkadaşlarımla içmeye gittim. Tamam lan seviyorum içkiyi. Hem de çok. Kafam taşşaaak gibi olsun gerisi önemli değil de neyse... Şimdi şöyle biz aldık biraları falan.. Ekstradan sigara + prozac + enerji içecekleri falans ..
Kafaları iyice çektik böyle. Sakız gibi oldu , amınakoyim yaa kafaları çektik ne garip bir terimsel gibi bi cümledir. Sonra bi su satan çocuk geldi, almicaz siktir git dedik. Gitti. Bu sefer gül satan falcı çingene abla geldi. Ulan taşşağına abla git, benim babam öldü dedim.. Lan inanır mısın hayat hikayesini anlattı kadın.
Yok efendim adam askere diye gitmişte 15 ay bilmem kaç zilyon karıyla sikişmiştee.. şu kadar çocuk şe etmişteee.. hay kafamı siksinler bi daha böyle şaka yapmam tanımadıklarıma lan.

***

O moda sahilde ben daha ne boklar yedim amınakoyim.
Çingene bi çocukla tartıştım, velet mi veled mi ne boksa işte, biramı çaldı ben de arkasından koştum. Yetmedi bi de ayakkabım ve çantamı fırlattım, arkadaşlarım beni zor zaptettiler. Sonra toplandım, gittik falan. Eve gidene kadar  birayı düşündüm. Yok benim gibi adam yeminederim. Ulan gerizekalı, bütün ahaliyi toplayıp seni ve arkadaşlarına orgy dalarlardı, sen sağsalim eve dönüyosun, kafanın içinde hala 'sikeyim bira gitti amınakoyim' diye plak döndürüyosun. Senin kuş kadar olan o beynini... kargalar yesin.

***

O değil de ... Şimdi ki acıdan olsa gerek. Geçen gün oturdum, günlüğüme de 'başıma gelenleri' yazıyorum işte. Son üç ayda olan sikko sikko şeyleri falan. Yok psikolojim bozulmuş daa vıttırı zıttırı... Eskileri anarak geçiriyorum zamanı. Durdum kaç adamı sevdiğimi saydım. 10 ADAMI SEVMİŞİM. Hepsine de kalbimi verdim onlarda kaldı, BIRAK KALSIN! ( oooooo )... Benim gibi kızı buldular da bunadı amınasoktuklarım.. Çünkü ben gibi bi  tane bile türk kızına rastlamadım. Hepsi kendisini bi üstte görmeler böyle sanki ayağındaki gerçek adidasmış gibi. DÖRT ÇİZGİLİ ADİDAS MI OLUR LAN. Yarraaak.. Hepsi beni kaybetti. Tanısanız beni sizde öyle dersiniz.

Sonra ben hepsini unuttum bi kaçı geri döndüydü de, o sıralarda da başkalarına gönül kaptırdığımdan ilgilenmedim.
Bi ara bi çocukla çıktım ben.
İşte bayağı iyiydi falan fistan ama sakalları batıyodu amk, dedim kes şunları .. kesmedi. 692768 kere söyledim kesmedi yarrak. Ben de ayrıldım.
Sakallarını kesmedi diye ayrıldım tabi, niye olcak.

Şimdi başımı duvarlara vurmuyom mu? Vuruyom tabi lan. Sevmişti lan o beni.. Kesin o lanet şe etti üstüme. Vay amk.

***

Şimdi de, dedim.. 3 günde unuturum yaa diye birilerini. Yok abi unutamıyorum. Böyle saçmalıyorum accaayyiippp. O karından başlayıpta göğüs kafesine kadar olan o sancıı kadar felaketi yok. Nasıl nefesim darlanıyor onu her düşündüğümde. Aramızda geçenleri düşündüğümde de. Tanıdığım en büyük dolandırıcıydı. Yani birisi bana açılsa alnından öper, diz çöker, ruhum tövbe.. adklfj .. İyi davranırım yani. Angut gibi durup, sen bana hakaret ettin, bana aşağılık muamelesi yaptın demem. Sonra bi de dediklerimi onaylıyo gibi yapıp aslında ' keşke tanışmasaydık diyorum bazen ' lafımı onayladığını göstermesi ayrı bi düzenbazlık..

Yaa işte düşünün, öyle bi içime oturdu ki... Böyle salak salak buralardan falan yazıyorum. Şimdi 'nesi var bunun' dersiniz.. ya da demezsiniz neyse de işte içimden geçen ' ulan belki de görür pişman olur hedehödösü ' ya da aslında pişman da olmasına gerek yok. Dikkafalı bi sikko olduğu için kendileri, sadece ' thahah bu kız harbi salakmış yaa ' der. Ama okumuş olcak. Ben onla da yetinebiliyorum.

Ama gerçekten seviyorum herhalde bilmiyorum , çelişkili bi cümle oldu ama. Her düşündüğümde, pişman oluyorum o götoğlanını düşündüğüm için, hem de canım yanıyo böyle garip.
Bi de o başka bir şehirde yaşayan bireydi. Bu tarafı daha garip ve can sıkıcı ama ben böyleyim. İsterse anasınınamında olsun, seviyorum dedim mi, yollar kaybolur gözümde. ÖYLE İŞTE ULAN.

Şimdi bi de regl oldum ya, nasıl pis bi şekilde moralim bozuk amk anlatamam he.
Onu boğazlayasım da var ama böyle kafasını göğüs aramda sıkıştırasımda var. Böyle sıkıştırcan.. sıkıştırcan.. sıkıştırcan.. nefessiz kalıp gebercek.
Siktirsin gitsin amk kim koynunda sever öyle pezevengi.
ben.


***

Bi kere de anneme kızmıştım, dışarı çıkmıştı o işte. Ben de içerden kitledim kapıyı açmadım.
Açınca neler olduğunu anlatmam.
Çünkü sadece dövdü .

19 Nisan 2011

Aslında Durum Bu...




Din, en kolay sömürge aracıdır. Din ile insanların duygularını, evlerini, arabalarını, bankadaki paralarını, kişiliklerini, hatta tüm hayatını ele geçirip hükmedebilir ve kendi kararlarınızı, düşüncelerinizi onlara uygulatabilirsinizi. Din ile, korku filmlerinden daha çok korku yayabilirsiniz.
Din ile oluşturduğunuz korku dolu toplum, koyun sürüsünden farksız olur. Sizin gittiğiniz yerlere gelirler. Sizin arkanızı kollarlar. Yaratılan korku ile toplu katliam yapabilir ve böylece, karşı görüşlüleri eliniz kana bulanmadan öldürebilirsiniz.

Siyaset adamlarının en vazgeçilmez aracı, dindir.
Siyaset ile harmanlaşmış bu inanış birlikleri sayesinde insanlar çok kolay kandırılıp, koyun haline getirilebiliyor. En çok okunan kitaplardandır ve en çok saygı gösterilen. İçerisinde ise pek bir şey anlatmamakla beraber, saçma sapan korku unsurları ve düşünme sistemini gerileten bir takım olaylar bulunmaktadır. Bu bir aşağılama değildir.

Şöyle bir durum vardır ki, yüzyıllar boyunca insanlar hep gerçeği istemişlerdir. Fakat hayal gücü mekanizmasında kurguladıkları öyle baskın çıkar ki beyninin içinde... Önlerine konulan gerçeklik, eğer ona yakın değilse, kesinlikle reddederler ve hayallerindeki ya da nasıl öğretildiyse durum, ona göre davranmayı tercih ederler.
Sürekli olarak daha fazlasını istiyorsak eğer, niçin yenilikleri de kabul edemiyoruz?
Din, yüce bir şey olabilir. Fakat içerisindeki çelişkileri sorgulamaya her inananın hakkı vardır.
Öyle bir şekilde öğretiliyor ki, bunlara hakkımız yokmuş gibi ve eğer sorgularsak allahın evinde yerimizin olmayacağını, cehenneminde bizi cayır cayır yakacağını söylüyorlar.

Dinin gücünü kimse yadırgayamaz.
Yokluğunu savunmak ayrı bir suçtur fakat kesinlikle bu durum değiştirilemez.
Hoşgörü dini diye önümüze konulan dinin mensupları tarafından 'hayvan' muamelesi görmemiz son gelen bu müslümanlık dinininde aslında tam olarak oturmadığını görebiliriz.
Arap ülkeleri konu olduğunda, bir takım kişiler ' onlar bu dini yanlış yorumluyor ' derken, diğer bir çok kişi de oralarda yaşamak istediğini dile getiriyor. Din denilen olay çelişkiler ve ikilemlere ayrılmış bir toplum yaratmamalı, aynı düşünce ve duygulara sahip toplum yaratmalıdır değil mi?
Fakat görüyoruz ki, ülkemizde olan müslümanlık bir başka iken, Suriye de olan müslümanlık tamamiyle bambaşka.. Diğer arap ülkelerini ise hiç konu etmiyorum.

Zaten, inanan bir kişinin de bunlara bakarak dini sorgulamalıdır. Çünkü görüyoruz ki din denilen şey, ülkelerin yönetiliş şekline göre değişiyor.
Ülkemizde olan cumhuriyet ve laiklik kavramından dolayı tesettürlü veya değil, her iki inanan tarafta dinin kendi içinde olduğunu söyler... Fakat diğer ülkelerde kadınlar böyle bir şey diyemezler. Çünkü onların konuşma hakkı değil itaat hakkı vardır.
Ve ellerindeki tek hak budur..

Bu bir adaletsizliktir ve bariz bir şekilde dinin politik bir araç olduğunu gösterir. Eğer ki, ülkelerin yönetiminden sorumlu kişiler bu durumu gelip kamuoyuna açıklarsa, oluşabilecek arbedeyi düşünmek istemiyorum.
Din, politikacıların elindeki en büyük kozdur, onların çıkarlarına denk gelen en büyük düşüncedir. İnsanları uyutmak için kullanılabilecek en güzel hikayedir...

İnsanlar toprağa yerleştiğinden beri süregelen bu durum içerisinde, her karşı gelen kişilerin öldürümesi de mi bir şeyin kanıt değildir anlam veremiyorum.
İnanan kişilere hiçbir şekilde inanmayın demiyorum, içimden geçen şey bu olsa bile, asıl demek istediğim şey, beyinlerini düşünmeye itmeleri ve sorgulamaları. Çünkü ancak o zaman onların ve bizlerin istediği güzel dünyayı elde edebiliriz.

8 Nisan 2011

Brain Washer

 


Selam.
Ben yine çok sinirlendim.

Sürekli olarak beyninizin yıkanmasına, nereye kadar izin vereceksiniz acaba? Çocukluğumuzdan beri bize gösterilen değerleri hiçbir şekilde sorgulamadan kabul ettik ve sorgulayanları sürekli dışladık. İnsanlık olarak dışlanmaya programlıyız.

' Oooo bu ibneymiş! ',  ' Abi şu kız orospu, veriyor', ' Lütfen bu profili şikayet edin dinimiz, rabbimize küfrediyooo :((( ' ....

Bunları yapmanızdaki nedenlerden en ağır basanı 'korku'dur.
Korkuyorsunuz, çünkü körü körüne inandırıldınız. Bir dinin olduğuna, sizi yöneten bir kitabın olduğuna. Hayatınızın bir yere yazıldığına ve onun dışına çıkamayacağınıza, küçüklüğünüzden beri inandırıldınız.
Onlar ki, biliyorlardı zaten bunun yalan olduğunu ve bundan dolayı size hiçbir şekilde sorgulama duygusunu aşılamak istemediler.
Soru sorduğunuz zaman başlarından kovdular.

Çünkü, gerçeği görmenizi istemediler.

Gördüğünüz gerçeği de 'sen allah yolundan çıkmışsın, kafir' diye, yine aşağıladır.
Sorgulamak, günah değildir, suç değildir. Sizlerinde bir şeyleri bilmeniz gerekli.

***

Demokrasi adını sizlerin inancınızla harmanlayıp, beyinlerinizi yıkamaya çalışan insanlara sesinizi yükseltmelisiniz. Hiçbir şey değişmeyecek diye düşünmemek gerekli. Bir şeylere sinirli bir grup insanın varlığını bilmeleri lazım. Bunun büyüyebilceğini ve onları düşürebilceğimizi göstermemiz lazım.
Hayatınız, Facebook profillerinizden tespitler yaparak, çok harika aşk cümleleri söyleyip, sevgiliniz olmayan platonik aşklarınıza ağıtlar yakarak geçiyor. Gözünüzü dışarıya yöneltmeden, bir şeylerin farkına varamazsınız.

Bir haberi, internet okumak yetmez. Eğer ilginizi çekiyorsa derinlere inip çevrenizle tartışmalısınız gibi .

Bu durum benim canımı sıkıyor. Çünkü artık 'eyy sevgili..' gibi cümleler ya da yazılar okumak yerine, o kadar kişinin tepkili cümleler ve yazılar yazmalarını beklerim. Ya da bu tarz eylemlerin reklamlarını yapmalarını ve insanları katılmaları için teşfik etmelerini...

***

Gözlüklerinizi çıkarmanızın zamanı gelip geçiyor. Artık karşı bir görüşe ' höyt ' demek yerine, onun dediklerini araştırıp ' gerçekten doğru mu ' demeniz lazım.
Aç insanları düşünüp kendinizi aç bırakacağınız yerde en basitinden onlara nasıl yardımcı olabilceğinizi araştırmanız daha mantıklı değil midir?
1 ay boyunca tuttuğunuz oruç denen o olay ile nasıl vicdanınız rahat olabilir?
Hem bu nasıl bir mantıkdır ki... 12 ay içerisinde sadece 1ay içinde aç insanları düşünmek? Bu bana insanlık ayıbı olarak geliyor.
Ya da yine bir yıl içerisinde sadece 4 gün içerisinde çevremizdeki aç insanları düşünmek  ve onlara etimizden vermek ?
Bu kadar aşağılık olamayız. Bunu göremeyecek kadar kör de olamayız.

***

İnandığınız dinler, sizleri insanlığınızdan çıkarıyor. Kimbilir ülkemizde kaç tane tacize uğrayıp, hala söylemeyen kız çocuklarımız var!
Dininiz sübyancılığa teşebbüste bulunduruyor! Bunu inkar edip, size bunu söyleyen insanı dövmeniz de sizin bu din yüzünden düştüğünüz aşağılık pozisyonunun göstergesidir!

İnanıcak bir tek kendiniz olmalısınız dünya üzerinde. Sizin bir beyniniz ve düşünme sisteminiz var. İnancınız, düşünceleriniz olmalı. Çünkü bizler insanız!
Herhangi bir hayvandan daha iyi şeyler yapabiliriz.
Yardımlaşma olanağımız diğer canlılardan daha büyük! Bunu değerlendirmeliyiz.

***

Oysa ki, bizler.. Bize verilen beyin ile, nükleer santraller ürettik, silahlar ürettik.. Savaş kelimesini türettik ve uyguladık!
Bize verilen düşünce sistemine büyük bir çoğunluk insan bu şekilde hakaret etti.

O halde, inandığınız tanrının hala sizlerin arkasında olduğunu mu düşünüyorsunuz? Verdiği beyini yanlış kullanan bu insanlığı hala sevdiğini mi düşünüyorsunuz?
Ben ateist değilim ama yine de Nietzsche'nin zamanında söylediği ' tanrı öldü, onu öldüren biziz ' lafını geçirmeden edemem.
Aslında bunu da yorumlayacak olursam; inandığınız, hatta ortaya çıkardığınız tanrıyı kendiniz öldürdünüz. Hala var diyorsanız bile, o artık size yardım etmek istemez. Çünkü onu dünyadan soğuttunuz, kendinizden soğuttunuz.

 Oha ne kadar sinirlenmişim.

4 Nisan 2011

Şimdi Böyle Ama.



Şimdi herşey çok eski, çok türk sineması tadında. Hepimiz süreriz gözlerimizin üstüne siyah kalemlerimizi. Hepimizin saçları bukle bukle ve rengi bildiğin bokrengi.

Sevgi arayan biriysem ki öyleyim, delirmek cabasıdır bu iş cilvenin. İnsanlar bekler sevdiği kişinin yanında oluvermesini, ben beklerim sevginin benim yanıma gelmesini.

O ki, gökyüzünden daha mavi bir bedene sahip. Benim ruhumun en derinlerinde, anlamlı cümlelerin bile anlatamadığı bir karakter. Beynim amcıklaşıp, arabesk cümlelerle kalbimi ağlatmasına sebebiyet veren kişi olmalı. Öyle büyük bir sevdaya tutulmalıyım.

Aslında başarabilir, fakat kalbi bir ölününkinden daha kötü. Yürüyemeyen bir kalbe sahip olmak nasıl bir duygudur, bilemem evet ama, o kalp için kalbimi söktüm ben.
Ben hep, güneşe bakmaya çabaladım. Ondan sanırım bu gözlerimin bozukluğu. Güneş, benim gözümü bozdu... Hep güneşleri sevdim ben.

İki ağlamayla gelmiyor elbet ama, herşey bir bacak arasındaki delik ile gelebiliyor ayağına bu dünyada. Evet öyle, seks üstüne kurulu yaşamlarmız var ve farketmek istemiyoruz aslında.
Dünyanın deliği fosilleşmiş bir dinozor misali, yutuveriyor bizi.

Sondan yaşamaya başladım hayata denmemeli, nereden başlarsan başla sonunda ağlayarak bitecek varlığın bu dünyada.

Only, only, only, only, only, only, only, only, only, only, only, only, only, only, only, only, only, only, only, only, only...... YOU!

Onun ki, koskocaman bir kalbi var. İçinde bütün herşeyini saklayabildiği... Ama gel gör ki, bir ben sığamıyorum, bir ben giremiyorum o kalbe.

Zamanında bizim de dilimiz yandı, aşk niyetine içtiğimizi sandığımız sütlerden. Şimdi üfleyemem yoğurdu falan, direkt kaşıklarım ben.

Sanarsınız ki, karanlığın içerisinde yaşadığınızı büyük dünyada. Gözlerinizi bilerek boyamışsınız aslında tamamiyle siyaha ve görmezsiniz hiçbir güzelliği.. Asıl hayat, karanlığın arasına atılan balyajlarda.

Çünkü hala bir şeyler yaşama isteği var içimde. Öyle terkedildim ben. Tad alamadan hayattan, öldüm. Öldürüldüm. Bedenimi gömdüler, ruhumu unuttular.

Her duygusallık bir cümlemi götürdü benim, onun için şimdi dilsizim.

Şimdilik böyle oldu bunlar. Biraz buruktu beynim. Öyle saçma.