24 Şubat 2011

Ay Çok Helecanlıyım.

İlk kez mimlendim ... Sevgili Feli Jo sayesinde ; )))) asfsadfgd

Neyse cevaplıyorum efenim, iyi okumalar.

Gün içinde eğer gerçekleşirse, şoke olacağın şey;
Ölmek :(( sfdgfdhfd

Gördüğün zaman eğer almazsam uyuyamam dediğin şey; 
Kesinlikle belime tamamiyle uygun olan bir pantolon.

Uğruna diyetini bir kalemde bozabileceğin şey;
Hayatım boyunca diyet yapacağımı zannetmiyorum.... :ww

Uğurun var mı;
Sanırım yok. Uğurlu bir eşya olduğunu düşündüğüm, rotring kalemim var. O da bi boka yaramıyo, kaybettim zaten işte neyse.. sdgkldhsg

Kendine en çok yakıştırdığın renk;
Lacivert sanırım. Aslında üç renk var; siyah, lacivert ve açık gri. Laciverti daha yeni yeni sevmeye başladım gerçi, çok seksi oluyorum..... ;)))

En sevdiğin takın;
Öyle her gün kullandığım takılarım yok fakat 3 tane çok sevdiğim kolyem var.

Takıntın;
Ayyy tam insanına haa... O kadar çok ki.. Herhalde en baskın olanı, beyaz giyememem. Beyaz renk takıntım var, beyaz hiçbir şeyim yok.. Giyemiyorum. Tabi takı , bardak vb gibi eşyalarda sorun olmuyor, kıyafet olarak kullanamıyorum beyaz rengi. Bir de cama dokunamama gibi bir takıntıya sahibim. Çok sorunluyum çok.

Ben bu şarkıyı duyunca şakırım;

Morrissey - Let me kiss you.

Solunda ne var;
Dolap.

Ben kimseyi mimlemiyorum , böyle de egoistim işte. hıh. hadin bıy.

22 Şubat 2011

Uçuk Kaçık Bir şeyler

Canıma kastım vardı, onun da bana vardı.
Köprüden atladım, bir kaç kemiğim kırıldı. Yüzüm hala aynıydı. İkisini aynı anda kullanırım. Kurşun yağmuruna bayılırım.

Kan banyosu yaparım, şampuan kullanmam.

Merdivenleri ikişer ikişer çıkarım, formumu böyle koruyorum.
Az yerim, çok konuşurum. Araştırmam, teşvik ederim.
Düşünürüm, söylerim.


Delirdim. Hastaneye kaldırdılar, sadece tansiyonum çıkmış. İlaç verdiler, iyileşmedim. Doğuştan deliydim.
Durduk yere ağladım. Hem de bir cafede, sonra kız arkadaşlarımla topluca tuvalete gittik, aynada saçlarımızı düzeltip çıktık.

Yatağımın altındaki canavarla arkadaş oldum. Beraber, dişi çıkan çocuklara hediye dağıttık, köşeyi döndüm. Çocuklar üzerinden milyoner oldum.

Hiçbir şeye inanmadım, kanıtlarımı kendim yarattım.
Bağımlılıklar edindim, kurtulmaya çalışacağım bir şeyler olsun istedim. Her gün onlardan kurtulacağımı hayal ederek yaşadım.

Kendimi tokatladım, yetmedi acıyı hissetmem için. Kendimi kestim, fazla gelmiş, bayılmışım. Öyle dediler. Bir sürü yara izi var kollarımda, vücudumda. Hatırlamıyorum olanları, beynime bir kurşun yemişim.

Kanatlarımı kestim, uçmayı öğrenmek istemedim. Kuşlarındır özgürlük dedim, sanırım yine çok yedim.

Yemekleri hep seçtim, gözümle değil elimle. Çimlere bastım, kahkahalar attım, anarşizmle ilgilenmedim ama öyleydim.
Kendimi bir yıldız gibi hissettim, güneş gözlüğüyle pozlar verdim. Fotoğrafçı dükkanının camına astı. Çok duygulandım.

Hep kötüyü oynamak istedim. Kötülük benim adımdır dedim. Üstüme siyah ceket aldım, sokakta insanları korkuttum.
Polis dövdü beni, yumurta banyosu yaptım.

Çok fazla erkeği, haddinden fazla sevdim. Kızdım.
Takip ettim, buldum, işkence ettim.
Öldürdüm.

Sevdiğim tüm erkekleri öldürdüm. Ben bir katildim, öldürmeyi seven bir katildim. Herkes peşimdeydi, çok popülerdim. Kamyoncular en büyük destekçim oldu, yazdılar kamyonlarına hemen ' KATİLİMSİN'.

Yoruldum, hem de fazlasıyla.
Müzik dinledim. Toprak banyosu yaptım, çok enteldim.

Üzüldüm, Afrika'ya, diğer aç insanlara. Amerikan emperyalizmi hakkında konuştum, lanetler yağdırdım. Savaşları araştırdım, ölü insanları inceledim, nekrofili oldum. Ölülerle seviştim, sonra onları bir daha öldürdüm.

Arabeske bağladım kendimi. Denizci düğümü attım. Sonra Ceren geldi kurtardı beni. Sarıldık birbirimize sonra gitti.
Ağladım, çok ağladım.
Karalara bağladım bu sefer. Ceren sıkıldı, öff dedi, gitti. Daha da üzüldüm...

Bir kağıt aldım yazmaya başladım, sadece bir cümle;
' Saçımda maşa izleri, yüreğimde sevdanın dişleri... ' yazdım. Kendimi, bağladığım kayayla birlikte, denize attım.
Arkamdan el salladım.

15 Şubat 2011

Kaçak Din Var!

 Bahadır Baruter'e destek manasında...



Toplumun alıştığı bir şeye farklı açıdan bir görüş getirmeye çalışmak ne yazık ki ya gerçek linç girişimiyle tepki alır ya da ' sanal '...

İnanmamak, cadılık değildir, büyücülük değildir, insanları kandırmaya çalışmak değildir.
İnanmayanlar konuşurlar, sadece kendi düşüncelerini açıklamak istedikleri için ve bu toplum tarafından kabul görme çabası değildir, insanları düşünmeye yöneltmek isteğidir.

Fakat sizin inançlılığınız sizleri büyük bir çelişkiler okyanusunda sürüklüyor farkında değilsiniz. Din adı altında 'üfürükçülere' gidip sağlıklı olmayı amaçlıyorsunuz. Yüce gözüyle baktığınız kişilerin mezarlarına gidip ' ev, araba, çocuk, sevgili ' dileniyorsunuz.
Evet, bunlar dilenmektir. İsteklerinizi elde etmek tanrı ya da dinin elinde değil, sizin elinizdedir. Bunu almayan beyninize ben zaten inançsızlığı sokmaya çalışamam, ondan dolayı sadece konuşurum.


Cübbeli Ahmet Hoca herhalde seviştiği kadının amını ellerken çok zevk almıştır??? 6 dakikalık seks videosu nasılda ortadan hemen kaldırıldı değil mi?
Buna pat diye böyle bir çözüm getiren ortam ne yazık ki, haksızlıkların olduğu politik olaylarda elini yavaş tutuyor.

Ayriyetten buna durup da kimse ' erkeğin elinin kiridir ' diyemez. O zaman tüm erkekler gay olsunlar. Bunu da günah olarak görüyorsunuz..

***
Dinler tamamiyle kişilerin cinselliğini keşfedip azıtmalarını engellemek için ve onları bir koyun gibi yönetebilmek için devtletler tarafından mükemmel bir şekilde dizayn edilmiş politik bir araçtır. 

Dinsel dürtülerinizin kölesi olmayınız lütfen. İnanmayın da demiyorum istediğiniz kadar inanın fakat sarhoş olmayın. Biliyorsunuz ki sarhoş olmak günahtır.

Her görüşün dile getirilmesi ve bu konu da herkesin saygılı davranması gerekmektedir. Bu durumu hakaret olarak algılayanların, bizlere daha fazla hakaret ettiklerini sizler de bizim kadar iyi biliyorsunuz. Dinlerin ve tanrı kavramının olmadığını savunmak, hakaret değildir. Bu bir DÜŞÜNCEDİR...

Beyinlerinizi öyle kapatıyorsunuz ki, müslüman aile de doğdunuz için sadece müslümanlığı savunuyorsunuz din konulu tartışmalarda. Ailenizin inanç durumuna göre inancınızı şekillendiriyorsunuz, çevrenizin olaylara tepkisine göre tepkilerinizi koyuyorsunuz.
Bundan dolayı gözleriniz yanlışı ayırt edemeyecek kadar bozulmuş oluyor.

Size tavsiyem;

Yüce dininizin size zoraki yaptırdığı şeyleri bir taraftan yaparken diğer taraftan osbirinizi çekmeye devam edin. Bütün porno starların videolarını 'xXx' adı altında klasörlerinize arşivleyin. Facebook vb gibi sitelere 'yavru' düşürmek için üye olup, ciddi ortamlarda 'bacım' gözüyle baktığınız kızlara yavşayıp ' seks ' yazın.

Sadece bayramdan bayrama namaz kılın ya da sadece cenaze olduğu zaman. Birisi öldüğünde duyun sadece Kur'an'ı. Bildiğiniz en iyi dini şey 'ezan' olsun. Sadece ramazan ayında hatırlayın dininizin yüceliğini.

Çok mutlu olduğunuzda alkolle ilgili tüm içkileri için, fakat kolanın içinde alkol olduğunu öğrendiğiniz de yahudilerden bir kere daha nefret edin. Elinizin altından esrarınız hiç kaybolmasın....
Sakalı memelerine kadar olan adamların evlerinde dini öğrenin, diğer gün gizli çekim pornonuz olsun.
Arabesk dinleyerek kendinizi jiletleyin, öbür gün, dinde kendine zarar vermenin haram olduğunu savunun.

Sevgilinizi banyoda hayal edin, onun göğüslerini, kalçalarını.. Dokunduğunuzu.. Dudaklarından öptüğünüzü.. Göğüslerini okşadığınızı.. Onun kucağınız da olduğunu hayal edin..
Fantezilerinizi uygulamaya başladığınızı da..

Size dokunduğunu hayal edin. 'Hoplattığınızı' , 'inlettiğinizi', bunları yaparken onu emdiğinizi, ısırdığınızı ve hatta yaladığınızı hayal edin.

Şimdi de son paragrafı okuyup ne derece tahrik olduğunuzu düşünün.
Özür dilerim, sanırım hanenize bir günah daha yazdırdım.

Sanırım cezam, tuvalete gidip beni hayal ederek osbir çekmeniz olucak. Böylece bir günah daha yazdırmış olucam sizlere.

İyi yaşamalar.
Allah meçhuldur, dinler yoktur, seks vardır , alkol vardır, hepsi de yalan(mış)dır.

8 Şubat 2011

Ne Yani?.. Kötü Mü?..


Çevremdekilere çok garip gelen huylarım var benim. Tabi ki de hepinizin var ama bendekiler sanırım biraz 'farklı'. Çünkü yeri geldiğinde söylemeye utanıyorum.
Bir çok arkadaşım buna takıntı diyor, bir çoğu 'kompleks', diğerleri de paranoyaklık(?) diyorlar. Ben bir şey demiyorum. Belki takıntı olabilir, yine de YORUM SİZİN kardeşlerim...

Bunlar öyle lanet şeyler ki, yeri geldiğinde hayatımı çok fazla zora sokuyolar. Sıkıntıdan başka bir şey değil cidden bu kadar şeye sahip olmam. Sanırsam, ben de panik atak başlangıcı ya da ta kendisi var. Bunun için çok kere doktora gitmek istedim, fakat niyeyse gereksiz bir doktor korkum var benim. Göz doktorundan başka bi bölüm doktoruna gidemiyorum. Bunu birinci takıntı olarak söylemiş kabul ediyorum ki öyle de lan zaten. Neyse...

İkinci olarak aşırı renk takıntısına sahibim.

Beyaz renk giyemiyorum. Giydiğim zaman nefesim daralıyor, terlemeye başlıyorum. Kendimi halsiz bile hissedebiliyorum. Öyle böyle değil yani. Beyaz bir tane bir şeyim yok. Diğer beni geren renkler ise; kahverengi (sıçmık gibi olanı), SARI.
Sanırım metal müzik dünyasına katıldığım için siyah renge karşı aşırı bağımlılığım var. Tabi eskiden daha çok giyerdim. Şuan koyu ton renkli kıyafetleri tercih ediyorum.

Cama dokunamama gibi bi probleme sahibim. Bu çok aşırı değil, şöyle; bir cafede oturduğum masa camdansa eğer üstüne kolumu koyamam. Eğer koyarsam, kendimi kasarım, rahat edemem, yine nefesim daralır.

Telefonda konuşma özürlülüğüm var. Konuşurken hiç 'ben' değilim. Gülmem mesela ( bir kaç arkadaşla konuşurken çok rahat olabiliyorum da neyse işte ). Özellikle tanımadığım bir numara beni aradığında direkt olarak terlemeye başlıyorum. Bir kaç dakika açamıyorum o telefonu. Böyle mal mal bakıyorum.

Şimdi bunu nasıl söyleyeceğim bilmiyorum ama , bir çeşit kumaş türü var, böyle yumuşak gibi. Ona dokunamıyorum. Adını da bilmiyorum kumaşına. Podufuk şeyler değil, tüylü şeyler değil, alacalı / pullu şeylerden de değil. Böyle yumuşak ama canlı bi deriye dokunurmuş hissiyatı veriyor mesela bende. Ama deri de değil.. Of neyse geçtim bunu.

Alışverişi pek sevmem ben, bir önce ki yazımda demiştim tabi bunu. Ama bir şey bulamamaktan ziyade bir diğer sorun da şu olmalı bence; bir bayan olarak ben de çantalara bayılıyorum. Fakat çanta konusunda öyle bir takıntım var ki, akıllara zarar. Elimdeki çantaların hepsi, SOLDAN SAĞA doğru açılır ve alacağım çantanında ilk önce fermuarına bakarım.. Bugün yine çantalara baktım, bir kaç tane beğendim. Fakat hepsi sağdan sola açılıyordu. Bana ters geldiğinden vazgeçtim almaktan. Şuanki çantam artık mefta olmak üzere olduğumdan dolayı almak zorundayım ama herhalde... :///////////

İstanbul'da oturanlar (anadolu yakasında olanlar) Capitol veya Optimum'un giriş kapısını bilirler. Gerçekte adı öyle mi bilmiyorum ben 'döner kapı' diyorum ona. Hani böyle dönüyo, içine giriyorsun, sonra diğer taraftan çıkıyosun (???) ALKSHFSAKLGHA. Neyse laaan! O kapılardan korkuyorum ben. YİNE İÇİME Bİ SIKINTI geliyor, o kapıları görünce. Girmem o kapılara sahip olan bu iki alışveriş merkezine. Küçükken ARASINDA SIKIŞMIŞTIMDA. Herhalde ondan olsa gerek....

Yastık, yorgan ve çarşaf konusunda garip bir titizliğe sahibim. Lakin bu üçünün ters olmasına dayanamıyorum. Hatta bir keresinde annem çarşafımı ters geçirmişti de gecenin bi vakti onu tekrar çıkarıp, düz geçirmek zorunda kalmıştım. Hem de yatağımız ranza ve ben aşağı KATTAYIM. Uyku arasında uyandığımda bakıyorum ki, yorgan veya yastığım ters dönmüşse bunu düzleyip tekrar uyuyorum. Normalde çok düzenli tertipli birisi değilim ama bu konuda aşırı bi titizliğe sahibim. Annem de çok söylenir zaten, keşke normalde de böyle olsan AAHH... diye ama .. NABALIM..

 Yemek yiyememek gibi bi problemim var. Gerçi son günlerde bu alışkanlığımın gittikçe yok olmaya başladığını görüyorum ama durumum yine de çok değişmedi. Yediğim herhangi bir şeyin ya ucunu bırakıyorum ya da yarısını. Artık alışkanlık oldu ki içeceklerde bile böyle yapabiliyorum. ALKOL hariç ama ne hikmetse. Tsısısısısı.

Obje bağımlılığına sahibim. Yaklaşık 4 yıldır giydiğim bir montum, yine 4 yıldır giydiğim Converse'im var. Bir kaç küçük eşya(ları)m da var sürekli kullanmıyor olabilirim ama her daim gözümün önünde bulunurlar. Uykusuz'larımın hepsini özenle saklıyorum ve koruyorum. İnanın evde bulamayayım bir tanesini ya da ablamın kırıştırdığını göreyim, ortalığı yıkıyorum. O derece değerliler benim için. Ama obje bağımlılığı ben de biraz abartılı. Lakin telefonumu kaybettiğim gün eve gittiğimde yatağa uzanıp hüngür hüngür ağlamıştım. Yeni aldığım telefonumuda sevmediğimden daha da moralim bozuk o konuda...

Pacman'i aşırı seviyorum. Her zaman oynadığım bir oyundur ve ps3müş xboxmış falan ilgimi bile çekmez. Pacman benim için herşey...

Aşırı detaycı bir karakterim var.  Mesela düzenli olarak gelen müşterilerin kıyafetlerine kadar ezberlemişimdir. Normalde çok unutkan birisiyimdir ama bu unutkanlık bi başka tabi bende. Bi yere giderim, alacağım şeyi unuturum. Kursta kemanımı unuturum vb gibi şeyler. Ama kimsenin dün ne giydiğinden tutun ayakkabısını nasıl bağladığına kadar bilebilirim. Detaycılığım, kişilerle konuşmalarımda 'aşırı dikkat etmeye' dönüşüyor. Bugün bana şöyle söyledi ama geçen bu cümleyi kurmuştu, bu nasıl bi çelişki??? gibi olaylarım çoktur. Bir de işin garibi ben bunları bilerek yapmıyorum. Artık karakterimin bir parçası olmuş bu durum. Bazen işime yarıyor olabilir ama çoğunlukla zora sokuyor hayatımı.

Korkun benden lan aslkgfjhsdaglksdl.

2 Şubat 2011

Saçma Anılar Kötüdür...




İnsanların bir anda olabilen değişimine hep şaşmış, hep şaşmışımdır... / Ben.

Bundan yıllar yıllar evvel, ilkokula giderken ben daha, bir arkadaşım vardı. O sıralar en yakın arkadaşımdı kızlar arasında kendisi. İnek desen değildi, ders notları kötüydü, hep benden kopya çeker yine de bi bok beceremezdi. Ama çok fazla kitap okurdu. O konuda kendisine gıpta ile bakardım.
Bir günde bitirirdi, sınıfta bulunan kitaplıktan aldığı kitapları.
Ve sınıfın en fazla kitap okuyanıydı.

Yıllar sonra bir gün telefonuma ' NECO NABIYOSUN????'  diye bir mesaj geldi. Mesaj o arkadaştanmış. Numarasını değiştirmiş, ben çoktan silmiştim zaten diğer numarasını, bana mesaj atası gelmiş. İşin garibi kaşar olmuş lan.. Bana durduk yere sevgilisiyle içip, kafayı nasıl bulduğunu, sevgilisinin onu ani öpüşünü falan anlattı. Sonuna da ekledi ' ama ben başkasını da seviyorum :((('
Benle de takılmak istedi. Yok Kadıköy' gidelim falan fistan... Hadi mesajlaşarak çok kolay yalan söyleyebiliyosun. Bir de bununla karşılaşmam mı! Kızın ilk sorusu ' manitan var mı? ' oldu. Hayır, dedim ve 2 - 3 kere daha karşılaştık biz ve ben hep 'hayır' derken, o her zaman ' var ' dedi.
Ayyyy bi de görseniz ne çirkin kendisi. Saçlarını civciv sarısı yapmış. Etlenmiş götlenmiş. Boyu benden uzun olmuş.
Benimle sürekli olarak irtibat halinde olmaya çalıştı. Artık öyle ki, nası başedeceğime karar veremez oldum. Bana hangi barlara gidiyosun dedi ben de 'BARLARA TAKILMIYORUM' dedim.
Bi kaç gün öylesine mesajlaştık. Sevgilin var mı diye hiç sormadı, aylardır mesaj atmıyor, kurtuldum, mutluyum, pişman değilim.

***

Takım tut ama öyle gömlek değiştirir gibi değil.. / Bir gencin feryadı.

Ben bu yaşıma kadar (20) çok kişi sevdim. Ve salaklık dönemimde olan sevmelerimde, maalesef ben de şuanda bi bok yaptıklarını sanan o ' sevgilim hangi takımlıysa ben de ondanım ' kızlarındandım. Tabi ben sevdiğim çocuğu etkilemek için yapıyodum bunu ama şansıma hep fenerlileri seviyordum. Ben de fenerliydim zamanında. Neyse bir gün GASSARAYLI birisine tutuldum. Çocuk tam yanımdan geçicek, ben başladım marş söylemeye ama FENER marşı tabi...... bir önceki günde fener-gassaray maçı varmış herhalde. Tek gidipte aşkımı itiraf etmediğim kişiydi. Nasıl edeyim ki? Öyle bi bakmıştı ki bana, çünkü bilerek yapıyormuşum gibi olmuştu. Çok utanmıştım, diğer gün herşey geçti. 1 hafta sonra başkasını sevdim.....
HEM TİPSİZDİN ZATEN AMINAKODUMUN GERİZEKALISI SANA MI KALDIM LAĞN!

***


Alışveriş kadınların tek bağlandığı şeydir / Ben.

Ufak tefek bir kız olduğum için, alışveriş yapmaya kalkıştığımda, üstüme uygun bi şey bulamam. Bu durum ben çocukken daha bir beterdi ama şuan biraz daha iyi. Hiç değilse, tşört, bluz, triko tarzı şeyler bulup giyebiliyorum. Fakat bazen hiçbir şey bulamadığım zamanlar oluyor. Bir gün alışveriş yapıyorum, yanımda bi kaç arkadaş....O gün en beter günümdü. Her mağazada bir şeye aşık oluyordum, hani cebimde paramda var, alıcam yani. Ama gel gör ki, beğendiğim şeylerin ya bana uygununu bulamadım ya da pahalıydı. Tşört konusunda şansım eh işte biraz yaver gitti ama her mağazada elimi hangi pantolona atsam boş döndüm ve en son bir mağazada çok fazla pantolon denedim, hiçbirisi olmadı ... En sonunda ilgilenen kızda sıkıldı ve ben giyinme kabininde yere oturdum. AĞLADIM. Hem de hüngür hüngür... Kızda şaşırdı, arkadaşlarım ondan daha çok şaşırdı. Ben herhalde o sinir krizinde şöyle şeyler dedim : ' üüğüüğüğü (burundan hafif sümükler eşliğinde ağlamak) niye hij bijey olmuyo banağ.. üğüğüğü, kendimi doğricam üğüğ..... niye zamanında bir şey yemedim ben, şimdi çilesini çekiyorum üğüğüüü, keşkem o sütleri hiç dökmeseydim, biraz kalçam olsa az mı olur sankim üğüğü..... '
Umarım dememişimdir.

***

Alkolün her türlü gideri var, onun için bırakmam / Yakın arkadaşlarımdan birisi.


Ergenlik çağlarımın başlarında, doğal olarak her ergenin ilk tattığı BİRAYA başladım...O değil bunun ilk zamanlarını yaşadığım bir günde, hava accaaayyippp sıcak abi. Bir bar/cafe tarzı bir yere oturduk (Fayton). Başladık içmeye, bi taraftan sigara dönüyoruz falan, külü düşüren İBNE. Neyse , kafalar oldu bir milyon tabisi... Artık gitcez, çantamı alırken bardaklardan birisini kırdım. Kapıdan çıkarken ayağım takıldı yere düştüm. Sonra gülmeye başladım. Yolda şarkı söylemeye başladım.. Şarkı şuydu;

Baltalar elimizde,
Uzun ip belimizde,
Biz gideriz ormana hey ormanaaa...

Arkadaşım bi taraftan garip ses çıkarıyo tabi ben gülüyorum, ondan dolayı şarkıyı düzgün söyleyemiyorum. Sonra duruyorum... Yolun ortasında yere oturup AĞLAMAYA BAŞLADIM. Arkadaşım gelip sarıldı bana , cümle şu ' Herşey geçiçek şşş.. ' amk sanki bebeğim, mala bak. Ama bebekmişim, o öyle diyince ben daha da zırlamaya başladım ve şunları dedim ' BÖĞEEE BENİ TERKETME LÜTFEEN, HERKES GİTTİ herkes gittii (sesi kısıyo burda), SEN GİTMEEE... '

Ondan 1 yıl sonra o arkadaşımla kavga ettim, görüşmüyorum...


***

Belki bu yazıyı devam ettiririm. Bölüm 2 falan gibi demek istiyorum.
Hiçbir zaman, hiçbir anımdan utanmadım... Anlatmak istemediğim anımda yoktur. Çünkü, beni ben yapan cidden bunlar. En en en en, salakçası olan bile..

Çünkü hepsi o sırada çok değerli anlarımdı.. / Hürrem.

ccc gerçekçilik budur genjler ccc