15 Aralık 2010

Dengesizliğim Var Burada.


Kinyas ve Kayra'yı nihayet bitirdim. Her bitirdiğim kitap gibi bunda da hafif bir burukluk vardı. Yani şimdi kusura bakmayın yazacaklarım sizlere spoiler gibi gelicek ama okuyacaksanız biraz dikkatli okuduğunuz da sonunu zaten anlıyorsunuz...
Kitabın başından sonuna bir insanlık konusu alıp gidiyor. İki karakterde insanlıklarından çıkmış ve kendisini hayattan soyutlamış, tüm duygulardan uzaklaşmış kişiler.

Kitabın başlarında Kinyas'ı kendime yakın görürken sonlarına doğru Kayra ve Kinyas arasında bi düşünceye sahip oluverdim. Lakin kitabın sonlarına doğru Kinyas insanlığına dönüyo, insan olabilmek için aşk, aile vs duyguların olması gerektiğini söylüyor.
Buna yarı yarıya katılıyorum.
Ben öyle aman aman hep ailemle oluyim diyen bir insan değilim. Ondan dolayı Kinyas'ın sonra ki karakter değişimini beğenemedim. Fakat Kayra'da bir o kadar salak geldi bazen gözüme. İkisi de birbirinin zıttı zaten.

İnsanlık kavramının, neye göre olduğunu söyleyecek olursak aslında onun göreceli bi kavram olduğunu görebiliriz. Çünkü adam öldürerekte insanlık yapmış olabilirsiniz... Hayatımızda ki sebepler bizim insanlığımızı oluşturur.

Nefret ve kin içimizde oldukça insanlığımızı kazanamayacağız. Kitabın sonlarına doğru bunu görebiliyoruz. Kitabın 3 tane sonu var zaten. Kendi içind 3 kitaba ayrılmış. Bölüm değil bakın kitap diyorum!

SORGULAMA
Evet insan öldürerek çok yüce bile olabilirsiniz. Bu, gerçekten de sebebine bağlı olan bir şey. İçimizde ki nefret eğer toplum tarafından 'doğru' karşılanıyorsa, Tanrı bile olabilirsiniz.

İnandığınız yaratıcı da öyle çünkü.
Ben öyle görüyorum, onun dünya üzerinde ki hayali varlığını. Kafasına göre kişileri alıyo yanına. Yoksa demiyor ki, Hürrem'in annesini alırsam Hürrem ağlar, çok üzülür! Canını alıyo herkesin teker teker.
Kendince bi senaryo yazmış onu uyguluyo.


Bizim sülalede erken ölüm var. Yani ben de çok fazla yaşamayacağım kesin. Anaannem, babaannem, iki dedem de ( bunlar en yakın bildiklerim ) hepsi 50-60 yaş arasında öldüler. Zaten aslında göçmen bi aile olduğumuzdan dolayı çok fazla bağlarımız yoktu, özellikle baba tarafıyla. Yani toplam 8 kardeş olunca, doğal olarak tanımıyorsun ya da çok yakın olmamış oluyorsun bazı akrabalarını neyse de işte dedemlerle de öyleydik. Çok nadir giderdik babamın köyüne.

Neyse.
Yaratıcının durupta ' Hürrem anaannesini biraz daha tanısın, 20li yaşlarına geldiğinde onu hatırladığı zaman biraz burkulsun içi ' dediğini zannetmiyorum. Ya da şöyle de dememiştir ' Biraz daha yaşasın, hatta kafasına Türkiye'de beyin tümöründen ameliyat olursa bi 10 yıl daha kızıyla olabilceğini söyliyim, daha yaşlılar camiasında da genç sayılır. Hem yanıma alırsam Kraliçe Hürrem 2 hafta depresyona girer '

Annem 2 hafta bildiğin depresyondaydık. Ablamla ben hep yanık yumurta yedik. Annemin yere oturup ağlayışını unutamam mesela.
Yani, ben tabii ki de deistim. Bir yaratıcı var diyorum ama benim inandığım çok farklı. Onun da annesi babası var (bkz: Bu yazı da biraz ben varım ) . Bi gün canı sıkılmış ve hıçkırarak uzayı yaratmış. Öyle bi osurmuş ki Güneş oluşmuş. Güneşte patlamış, Dünya ve kardeşleri.
Falan diye düşünürüm.
Ama var derim bi yaratıcı.
He o da orospu çocuğunun önde gideni. Çünkü o da herkesi öldürüyor. Gelmiş geçmiş en büyük katil, izini belli etmeyen.
Ondan dolayı da taparım ona ben.

***

Otobüste daha iyi şeyler gelmişti aklıma. Şimdi de yazmak olsun diye yazdım. Napiyim, unuttum diğerlerini.
Hadi gömdüm.