19 Nisan 2011

Aslında Durum Bu...




Din, en kolay sömürge aracıdır. Din ile insanların duygularını, evlerini, arabalarını, bankadaki paralarını, kişiliklerini, hatta tüm hayatını ele geçirip hükmedebilir ve kendi kararlarınızı, düşüncelerinizi onlara uygulatabilirsinizi. Din ile, korku filmlerinden daha çok korku yayabilirsiniz.
Din ile oluşturduğunuz korku dolu toplum, koyun sürüsünden farksız olur. Sizin gittiğiniz yerlere gelirler. Sizin arkanızı kollarlar. Yaratılan korku ile toplu katliam yapabilir ve böylece, karşı görüşlüleri eliniz kana bulanmadan öldürebilirsiniz.

Siyaset adamlarının en vazgeçilmez aracı, dindir.
Siyaset ile harmanlaşmış bu inanış birlikleri sayesinde insanlar çok kolay kandırılıp, koyun haline getirilebiliyor. En çok okunan kitaplardandır ve en çok saygı gösterilen. İçerisinde ise pek bir şey anlatmamakla beraber, saçma sapan korku unsurları ve düşünme sistemini gerileten bir takım olaylar bulunmaktadır. Bu bir aşağılama değildir.

Şöyle bir durum vardır ki, yüzyıllar boyunca insanlar hep gerçeği istemişlerdir. Fakat hayal gücü mekanizmasında kurguladıkları öyle baskın çıkar ki beyninin içinde... Önlerine konulan gerçeklik, eğer ona yakın değilse, kesinlikle reddederler ve hayallerindeki ya da nasıl öğretildiyse durum, ona göre davranmayı tercih ederler.
Sürekli olarak daha fazlasını istiyorsak eğer, niçin yenilikleri de kabul edemiyoruz?
Din, yüce bir şey olabilir. Fakat içerisindeki çelişkileri sorgulamaya her inananın hakkı vardır.
Öyle bir şekilde öğretiliyor ki, bunlara hakkımız yokmuş gibi ve eğer sorgularsak allahın evinde yerimizin olmayacağını, cehenneminde bizi cayır cayır yakacağını söylüyorlar.

Dinin gücünü kimse yadırgayamaz.
Yokluğunu savunmak ayrı bir suçtur fakat kesinlikle bu durum değiştirilemez.
Hoşgörü dini diye önümüze konulan dinin mensupları tarafından 'hayvan' muamelesi görmemiz son gelen bu müslümanlık dinininde aslında tam olarak oturmadığını görebiliriz.
Arap ülkeleri konu olduğunda, bir takım kişiler ' onlar bu dini yanlış yorumluyor ' derken, diğer bir çok kişi de oralarda yaşamak istediğini dile getiriyor. Din denilen olay çelişkiler ve ikilemlere ayrılmış bir toplum yaratmamalı, aynı düşünce ve duygulara sahip toplum yaratmalıdır değil mi?
Fakat görüyoruz ki, ülkemizde olan müslümanlık bir başka iken, Suriye de olan müslümanlık tamamiyle bambaşka.. Diğer arap ülkelerini ise hiç konu etmiyorum.

Zaten, inanan bir kişinin de bunlara bakarak dini sorgulamalıdır. Çünkü görüyoruz ki din denilen şey, ülkelerin yönetiliş şekline göre değişiyor.
Ülkemizde olan cumhuriyet ve laiklik kavramından dolayı tesettürlü veya değil, her iki inanan tarafta dinin kendi içinde olduğunu söyler... Fakat diğer ülkelerde kadınlar böyle bir şey diyemezler. Çünkü onların konuşma hakkı değil itaat hakkı vardır.
Ve ellerindeki tek hak budur..

Bu bir adaletsizliktir ve bariz bir şekilde dinin politik bir araç olduğunu gösterir. Eğer ki, ülkelerin yönetiminden sorumlu kişiler bu durumu gelip kamuoyuna açıklarsa, oluşabilecek arbedeyi düşünmek istemiyorum.
Din, politikacıların elindeki en büyük kozdur, onların çıkarlarına denk gelen en büyük düşüncedir. İnsanları uyutmak için kullanılabilecek en güzel hikayedir...

İnsanlar toprağa yerleştiğinden beri süregelen bu durum içerisinde, her karşı gelen kişilerin öldürümesi de mi bir şeyin kanıt değildir anlam veremiyorum.
İnanan kişilere hiçbir şekilde inanmayın demiyorum, içimden geçen şey bu olsa bile, asıl demek istediğim şey, beyinlerini düşünmeye itmeleri ve sorgulamaları. Çünkü ancak o zaman onların ve bizlerin istediği güzel dünyayı elde edebiliriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder