2 Ekim 2010

Ben aslında...


Merhabalar...

Bu blogu tabiki de çok kişi okumuyor, takip etmiyor. Zaten amacımda milyonlara hitap etmek değil.
Bundan yıllar evvel önce bu blogu açtım.. Açtım ama amacım aslında yazılarımı koymak falan değildi. O zamanlarda yazılarımı yayınlayabildiğim bir forum sayfası vardı. Şuan oraya pek girmiyorum, sıkıldım ordan sanırım. Neyse.
Burayı köşe yazısı gibi kullanıcaktım. Öyle diyim, en açıklayıcısı o'dur herhalde.

Fakat zaman sonra - o zamanlarda kullanmadım bu blogu - bloguma bi baktım şöyle bi baktım... Ve yazılarımı koymaya başladım. Yeni olsun eski olsun. Şuan tam 40 tane yazım var elimde ve sırasıyla bloguma koyuyorum.
Bazen ilham geliyor, yazıyorum. Bu sefer onu koyuyorum.

Ama bir baktım, blogumu amacından caydırmışım ve şu sıralar herkes duygusal yazı yazma derdine düşmüş.
Aklına gelen herhangi bir aşkla ilgili benzetme olsun, hemen yazıya çeviren insanlarla doldu etraf.
Baktım ki bende artık eskisi gibi yazamıyorum. Ne kadar üzülsemde sanırım yazma işlevimi kaybettim. Zaten ilk başta o forumda da böyle tarz yazıyordum, dikkat toplayınca aşka dair yazılar yazmaya başladım o yönümü keşfetmiştim. Şimdide o yönüm kayboldu, yazamıyorum.
İlham gelsede bir cümleden ibaret oluyor, saçmalıyorum yazarken.
Defterimde kaç tane yarım yamalak yazılar var görmelisiniz.

En sonunda dedim ki, arada bir yazılarımı koyarım, aklıma geldikçe de konuşurum bu blogda. Yoksa blog öyle kalacak.

Bu bir başlangıç. Sadece haber verme.
Devamı elbette olucak.
Hatta kalın...

1 yorum:

  1. Sırf burası boş kalmasın diye saçma veya klasik sözlerden oluşan yazılar yazmak yerine konuşmak daha mantıklı. Doğru düşünmüşsün bence.

    YanıtlaSil